İngilizcede en sık kullanılan 100 kelime, tüm İngilizce yazılı ve sözlü iletişimin yaklaşık %50’sini oluşturur. Bu kelimeleri öğrenmek, İngilizceyi anlama ve kullanma yeteneğinizde büyük bir sıçrama yaratır. Bu rehberde, bu 100 temel kelimeyi kategorilere ayırarak, detaylı açıklamalar, örnek cümleler ve etkili öğrenme stratejileri sunacağız.
Kelime Listesi ve Kategorileri
1. ARTICLES (BELİRTEÇLER)
The
-
Anlam: Belirli tanımlık (belirli bir şeyi işaret eder)
-
Telaffuz: /ðə/ veya /ði/
-
Kullanım: Belirli, bilinen veya daha önce bahsedilmiş şeyler için
Örnek Cümleler:
Please close the door.
Lütfen kapıyı kapat.
The sun is shining today.
Güneş bugün parlıyor.
The book you recommended was amazing.
Tavsiye ettiğin kitap harikaydı.
A / An
-
Anlam: Belirsiz tanımlık (herhangi biri)
-
Telaffuz: /ə/ veya /eɪ/ (a), /ən/ veya /æn/ (an)
-
Kullanım: Sayılabilir tekil isimlerle, ilk kez bahsedilen şeyler için
Örnek Cümleler:
I need a pen.
Bir kaleme ihtiyacım var.
She is an engineer.
O bir mühendis.
It’s a beautiful day.
Güzel bir gün.
2. PREPOSITIONS (EDATLAR)
Of
-
Anlam: -in, -ın, -nın (aitlik, miktar, kaynak)
-
Telaffuz: /əv/ veya /ʌv/
Örnek Cümleler:
The capital of Turkey is Ankara.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
A cup of coffee, please.
Bir fincan kahve, lütfen.
To
-
Anlam: -e, -a (yönelme, amaç)
-
Telaffuz: /tuː/ veya /tə/
Örnek Cümleler:
I’m going to school.
Okula gidiyorum.
She wants to learn English.
İngilizce öğrenmek istiyor.
In
Örnek Cümleler:
The book is in the bag.
Kitap çantada.
I was born in 1990.
1990’da doğdum.
For
-
Anlam: İçin, -e kadar (amaç, süre)
-
Telaffuz: /fɔːr/ veya /fər/
Örnek Cümleler:
This gift is for you.
Bu hediye senin için.
I’ve lived here for five years.
Beş yıldır burada yaşıyorum.
On
-
Anlam: Üzerinde, -de (yer, zaman, konu)
-
Telaffuz: /ɒn/ veya /ɑːn/
Örnek Cümleler:
The book is on the table.
Kitap masanın üzerinde.
See you on Monday.
Pazartesi görüşürüz.
With
-
Anlam: İle, birlikte (araç, birliktelik)
-
Telaffuz: /wɪð/ veya /wɪθ/
Örnek Cümleler:
I live with my family.
Ailemle yaşıyorum.
Write with a pen.
Kalemle yaz.
At
Örnek Cümleler:
I’ll meet you at the station.
Seninle istasyonda buluşacağım.
The meeting starts at 9.
Toplantı saat 9’da başlıyor.
From
-
Anlam: -den, -dan (köken, kaynak)
-
Telaffuz: /frɒm/ veya /frʌm/
Örnek Cümleler:
I’m from Turkey.
Türkiye’denim.
This letter is from my friend.
Bu mektup arkadaşımdan.
By
Örnek Cümleler:
This book was written by a famous author.
Bu kitap ünlü bir yazar tarafından yazıldı.
Please finish it by Friday.
Lütfen Cuma’ya kadar bitirin.
Up
Örnek Cümleler:
Stand up, please.
Lütfen ayağa kalkın.
The sun comes up in the east.
Güneş doğudan doğar.
Out
Örnek Cümleler:
Let’s go out for dinner.
Akşam yemeği için dışarı çıkalım.
The light is out.
Işık sönük.
About
Örnek Cümleler:
What are you talking about?
Neden bahsediyorsun?
It’s about 5 kilometers.
Yaklaşık 5 kilometre.
3. PRONOUNS (ZAMİRLER)
I
-
Anlam: Ben
-
Telaffuz: /aɪ/
-
Kullanım: Özne konumunda
Örnek Cümleler:
I am a student.
Ben bir öğrenciyim.
I love reading books.
Kitap okumayı seviyorum.
You
Örnek Cümleler:
You are very kind.
Çok naziksiniz.
Can you help me?
Bana yardım eder misin?
He
-
Anlam: O (erkek)
-
Telaffuz: /hiː/
-
Kullanım: Özne konumunda
Örnek Cümleler:
He is my brother.
O benim kardeşim.
He works in a hospital.
Bir hastanede çalışıyor.
She
-
Anlam: O (kadın)
-
Telaffuz: /ʃiː/
-
Kullanım: Özne konumunda
Örnek Cümleler:
She is a doctor.
O bir doktor.
She speaks three languages.
Üç dil konuşuyor.
It
Örnek Cümleler:
It is raining.
Yağmur yağıyor.
It is a beautiful city.
Güzel bir şehir.
We
-
Anlam: Biz
-
Telaffuz: /wiː/
-
Kullanım: Özne konumunda
Örnek Cümleler:
We are going to the cinema.
Sinemaya gidiyoruz.
We need to study.
Ders çalışmamız gerekiyor.
They
-
Anlam: Onlar
-
Telaffuz: /ðeɪ/
-
Kullanım: Özne konumunda
Örnek Cümleler:
They are my friends.
Onlar benim arkadaşlarım.
They live in London.
Londra’da yaşıyorlar.
Me
Örnek Cümleler:
He knows me.
O beni tanıyor.
Give it to me.
Onu bana ver.
Him
Örnek Cümleler:
I called him yesterday.
Dün onu aradım.
She loves him.
Onu seviyor.
Her
Örnek Cümleler:
I met her last week.
Geçen hafta onunla tanıştım.
Tell her the truth.
Ona gerçeği söyle.
Us
Örnek Cümleler:
She invited us to the party.
Bizi partiye davet etti.
Help us, please.
Lütfen bize yardım et.
Them
Örnek Cümleler:
I know them.
Onları tanıyorum.
Give it to them.
Onu onlara ver.
My
-
Anlam: Benim
-
Telaffuz: /maɪ/
-
Kullanım: İyelik zamiri
Örnek Cümleler:
This is my book.
Bu benim kitabım.
My family is important to me.
Ailem benim için önemli.
Your
Örnek Cümleler:
What’s your name?
Adın ne?
Is this your bag?
Bu senin çantan mı?
His
-
Anlam: Onun (erkek)
-
Telaffuz: /hɪz/
-
Kullanım: İyelik zamiri
Örnek Cümleler:
This is his car.
Bu onun arabası.
His brother is a teacher.
Onun kardeşi öğretmen.
Her
-
Anlam: Onun (kadın)
-
Telaffuz: /hɜːr/
-
Kullanım: İyelik zamiri
Örnek Cümleler:
Her mother is a doctor.
Onun annesi doktor.
I like her dress.
Onun elbisesini beğendim.
Its
Örnek Cümleler:
The cat licked its paw.
Kedi patisini yaladı.
The company changed its policy.
Şirket politikasını değiştirdi.
Our
Örnek Cümleler:
This is our house.
Bu bizim evimiz.
Our team won the match.
Takımımız maçı kazandı.
Their
-
Anlam: Onların
-
Telaffuz: /ðeər/
-
Kullanım: İyelik zamiri
Örnek Cümleler:
Their house is big.
Onların evi büyük.
I met their parents.
Onların ebeveynleriyle tanıştım.
This
-
Anlam: Bu (yakın)
-
Telaffuz: /ðɪs/
-
Kullanım: İşaret zamiri
Örnek Cümleler:
This is my friend.
Bu benim arkadaşım.
I like this color.
Bu rengi beğeniyorum.
That
-
Anlam: Şu, o (uzak)
-
Telaffuz: /ðæt/
-
Kullanım: İşaret zamiri
Örnek Cümleler:
That is my car.
Şu benim arabam.
I don’t like that idea.
O fikri beğenmiyorum.
These
Örnek Cümleler:
These are my books.
Bunlar benim kitaplarım.
I bought these yesterday.
Bunları dün satın aldım.
Those
Örnek Cümleler:
Those are my friends.
Şunlar benim arkadaşlarım.
Look at those birds.
Şu kuşlara bak.
Who
Örnek Cümleler:
Who is that?
O kim?
The person who called you is my brother.
Seni arayan kişi benim kardeşim.
What
Örnek Cümleler:
What is your name?
Adın ne?
I don’t know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Which
Örnek Cümleler:
Which one do you prefer?
Hangisini tercih edersin?
The book which I read was interesting.
Okuduğum kitap ilginçti.
All
-
Anlam: Tüm, hepsi
-
Telaffuz: /ɔːl/
-
Kullanım: Belgisiz zamir
Örnek Cümleler:
All students must attend.
Tüm öğrenciler katılmalı.
I ate all the cake.
Pastanın hepsini yedim.
Any
-
Anlam: Herhangi, hiç
-
Telaffuz: /ˈeni/
-
Kullanım: Belgisiz zamir
Örnek Cümleler:
Do you have any questions?
Herhangi bir sorunuz var mı?
I don’t have any money.
Hiç param yok.
Some
-
Anlam: Biraz, bazı
-
Telaffuz: /sʌm/
-
Kullanım: Belgisiz zamir
Örnek Cümleler:
I need some help.
Biraz yardıma ihtiyacım var.
Some people like coffee.
Bazı insanlar kahveyi sever.
One
-
Anlam: Bir (sayı), kişi
-
Telaffuz: /wʌn/
-
Kullanım: Sayı ve zamir
Örnek Cümleler:
I have one sister.
Bir kız kardeşim var.
This is the one I want.
Bu istediğim.
Other
-
Anlam: Diğer, başka
-
Telaffuz: /ˈʌðər/
-
Kullanım: Belgisiz zamir
Örnek Cümleler:
I have other plans.
Başka planlarım var.
Some people left, others stayed.
Bazı insanlar gitti, diğerleri kaldı.
Same
-
Anlam: Aynı
-
Telaffuz: /seɪm/
-
Kullanım: Belgisiz zamir
Örnek Cümleler:
We have the same birthday.
Aynı doğum günümüz var.
I want the same as you.
Seninkiyle aynısını istiyorum.
4. CONJUNCTIONS (BAĞLAÇLAR)
And
Örnek Cümleler:
Bread and butter
Ekmek ve tereyağı
I work and study.
Çalışıyor ve okuyorum.
But
-
Anlam: Ama, fakat
-
Telaffuz: /bʌt/
-
Kullanım: Karşıtlık
Örnek Cümleler:
I’m tired, but happy.
Yorgunum ama mutluyum.
She’s young but experienced.
Genç ama tecrübeli.
Or
-
Anlam: Veya, ya da
-
Telaffuz: /ɔːr/
-
Kullanım: Seçenek
Örnek Cümleler:
Tea or coffee?
Çay mı kahve mi?
You can come today or tomorrow.
Bugün veya yarın gelebilirsin.
If
-
Anlam: Eğer
-
Telaffuz: /ɪf/
-
Kullanım: Koşul
Örnek Cümleler:
If it rains, we’ll stay home.
Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.
I don’t know if I can come.
Gelebileceğimi bilmiyorum.
Because
Örnek Cümleler:
I’m late because of traffic.
Trafik yüzünden geciktim.
She’s crying because she’s sad.
Üzüldüğü için ağlıyor.
As
Örnek Cümleler:
As a teacher, I love my job.
Bir öğretmen olarak işimi seviyorum.
He smiled as he left.
Ayrılırken gülümsedi.
So
-
Anlam: Bu yüzden, öyle
-
Telaffuz: /soʊ/
-
Kullanım: Sonuç, derece
Örnek Cümleler:
It was raining, so we stayed home.
Yağmur yağıyordu, bu yüzden evde kaldık.
I’m so tired.
Çok yorgunum.
When
Örnek Cümleler:
When will you come?
Ne zaman geleceksin?
I was reading when you called.
Sen aradığında okuyordum.
5. AUXILIARY VERBS (YARDIMCI FİİLLER)
Be (am, is, are, was, were, been)
Örnek Cümleler:
I am a student.
Ben bir öğrenciyim.
She is beautiful.
O güzel.
They are coming.
Geliyorlar.
Have (has, had)
Örnek Cümleler:
I have a car.
Bir arabam var.
She has finished her work.
İşini bitirdi.
Do (does, did, done)
Örnek Cümleler:
I do my homework every day.
Her gün ödevimi yaparım.
Do you like coffee?
Kahve sever misin?
Will
-
Anlam: -ecek, -acak
-
Telaffuz: /wɪl/
-
Kullanım: Gelecek zaman
Örnek Cümleler:
I will call you tomorrow.
Yarın seni arayacağım.
She will be here soon.
Yakında burada olacak.
Would
Örnek Cümleler:
I would like some tea.
Biraz çay istiyorum.
Would you help me?
Bana yardım eder misin?
Can
Örnek Cümleler:
I can speak English.
İngilizce konuşabilirim.
Can I help you?
Size yardım edebilir miyim?
Could
-
Anlam: -ebilirdi, -abilirdi
-
Telaffuz: /kʊd/
-
Kullanım: Geçmiş yetenek, nazik rica
Örnek Cümleler:
I could swim when I was five.
Beş yaşındayken yüzebiliyordum.
Could you pass the salt?
Tuzu uzatabilir misiniz?
Should
Örnek Cümleler:
You should study more.
Daha fazla çalışmalısın.
I should go now.
Şimdi gitmeliyim.
Must
-
Anlam: -meli, -malı (güçlü)
-
Telaffuz: /mʌst/
-
Kullanım: Zorunluluk, tahmin
Örnek Cümleler:
You must wear a seatbelt.
Emniyet kemeri takmalısın.
She must be tired.
Yorgun olmalı.
May
-
Anlam: -ebilir, -abilir
-
Telaffuz: /meɪ/
-
Kullanım: Olasılık, izin
Örnek Cümleler:
It may rain tomorrow.
Yarın yağmur yağabilir.
May I come in?
İçeri girebilir miyim?
Might
Örnek Cümleler:
He might come later.
Daha sonra gelebilir.
It might be true.
Doğru olabilir.


6. MAIN VERBS (ANA FİİLLER)
Say
-
Anlam: Söylemek
-
Telaffuz: /seɪ/
-
Kullanım: Konuşma fiili
Örnek Cümleler:
What did you say?
Ne dedin?
She said hello.
Merhaba dedi.
Get
Örnek Cümleler:
I need to get some milk.
Biraz süt almam gerek.
Get ready!
Hazırlan!
Make
-
Anlam: Yapmak, üretmek
-
Telaffuz: /meɪk/
-
Kullanım: Üretim fiili
Örnek Cümleler:
I’ll make dinner.
Akşam yemeğini yapacağım.
She makes me happy.
Beni mutlu ediyor.
Go
-
Anlam: Gitmek
-
Telaffuz: /ɡoʊ/
-
Kullanım: Hareket fiili
Örnek Cümleler:
I go to school every day.
Her gün okula giderim.
Let’s go!
Hadi gidelim!
Take
-
Anlam: Almak, götürmek
-
Telaffuz: /teɪk/
-
Kullanım: Hareket fiili
Örnek Cümleler:
Take this book.
Bu kitabı al.
I’ll take you home.
Seni eve götüreceğim.
Come
-
Anlam: Gelmek
-
Telaffuz: /kʌm/
-
Kullanım: Hareket fiili
Örnek Cümleler:
Please come here.
Lütfen buraya gel.
She’s coming tomorrow.
Yarın geliyor.
See
-
Anlam: Görmek
-
Telaffuz: /siː/
-
Kullanım: Duyu fiili
Örnek Cümleler:
I can’t see anything.
Hiçbir şey göremiyorum.
See you tomorrow!
Yarın görüşürüz!
Know
-
Anlam: Bilmek
-
Telaffuz: /noʊ/
-
Kullanım: Bilgi fiili
Örnek Cümleler:
I know the answer.
Cevabı biliyorum.
Do you know her?
Onu tanıyor musun?
Think
-
Anlam: Düşünmek
-
Telaffuz: /θɪŋk/
-
Kullanım: Zihinsel fiil
Örnek Cümleler:
I think you’re right.
Haklı olduğunu düşünüyorum.
What do you think?
Ne düşünüyorsun?
Look
-
Anlam: Bakmak
-
Telaffuz: /lʊk/
-
Kullanım: Duyu fiili
Örnek Cümleler:
Look at this!
Şuna bak!
You look tired.
Yorgun görünüyorsun.
Want
Örnek Cümleler:
I want to learn English.
İngilizce öğrenmek istiyorum.
What do you want?
Ne istiyorsun?
Give
-
Anlam: Vermek
-
Telaffuz: /ɡɪv/
-
Kullanım: Transfer fiili
Örnek Cümleler:
Give me the book.
Bana kitabı ver.
She gave me a gift.
Bana bir hediye verdi.
Use
-
Anlam: Kullanmak
-
Telaffuz: /juːz/
-
Kullanım: Eylem fiili
Örnek Cümleler:
Can I use your phone?
Telefonunu kullanabilir miyim?
I use this app every day.
Bu uygulamayı her gün kullanıyorum.
Find
-
Anlam: Bulmak
-
Telaffuz: /faɪnd/
-
Kullanım: Keşif fiili
Örnek Cümleler:
I can’t find my keys.
Anahtarlarımı bulamıyorum.
Did you find it?
Onu buldun mu?
Tell
Örnek Cümleler:
Tell me a story.
Bana bir hikaye anlat.
I’ll tell you later.
Sana sonra anlatacağım.
Ask
Örnek Cümleler:
Can I ask a question?
Bir soru sorabilir miyim?
Ask for help.
Yardım iste.
Work
-
Anlam: Çalışmak
-
Telaffuz: /wɜːrk/
-
Kullanım: İş fiili
Örnek Cümleler:
I work in an office.
Bir ofiste çalışıyorum.
This method doesn’t work.
Bu yöntem işe yaramıyor.
Seem
-
Anlam: Görünmek
-
Telaffuz: /siːm/
-
Kullanım: Görünüş fiili
Örnek Cümleler:
You seem tired.
Yorgun görünüyorsun.
It seems easy.
Kolay görünüyor.
Feel
-
Anlam: Hissetmek
-
Telaffuz: /fiːl/
-
Kullanım: Duygu fiili
Örnek Cümleler:
I feel happy.
Mutlu hissediyorum.
How do you feel?
Nasıl hissediyorsun?
Try
-
Anlam: Denemek
-
Telaffuz: /traɪ/
-
Kullanım: Eylem fiili
Örnek Cümleler:
Try again.
Tekrar dene.
I’ll try to come.
Gelmeye çalışacağım.
Leave
Örnek Cümleler:
I must leave now.
Şimdi ayrılmalıyım.
Leave the door open.
Kapıyı açık bırak.
Call
-
Anlam: Aramak, çağırmak
-
Telaffuz: /kɔːl/
-
Kullanım: İletişim fiili
Örnek Cümleler:
I’ll call you tomorrow.
Yarın seni arayacağım.
What do you call this?
Buna ne diyorsun?
7. ADVERBS (ZARFLAR)
Not
Örnek Cümleler:
I’m not tired.
Yorgun değilim.
Do not enter.
Girmeyin.
Also
-
Anlam: Ayrıca, da, de
-
Telaffuz: /ˈɔːlsoʊ/
-
Kullanım: Ek bilgi zarfı
Örnek Cümleler:
I like tea, and also coffee.
Çayı severim, ayrıca kahveyi de.
She also speaks French.
O da Fransızca konuşur.
Very
-
Anlam: Çok
-
Telaffuz: /ˈveri/
-
Kullanım: Derece zarfı
Örnek Cümleler:
I’m very happy.
Çok mutluyum.
It’s very important.
Çok önemli.
Too
-
Anlam: Çok (aşırı), de, da
-
Telaffuz: /tuː/
-
Kullanım: Derece ve ekleme zarfı
Örnek Cümleler:
It’s too hot.
Çok sıcak.
I want to come too.
Ben de gelmek istiyorum.
Well
-
Anlam: İyi
-
Telaffuz: /wel/
-
Kullanım: Durum zarfı
Örnek Cümleler:
She speaks English well.
İngilizceyi iyi konuşur.
I don’t feel well.
Kendimi iyi hissetmiyorum.