İngilizcede “can’t” (cannot’ın kısaltması), günlük konuşmanın en temel ve sık kullanılan yardımcı fiillerinden biridir. Sadece fiziksel yetersizlikleri değil, aynı zamanda yetenek eksikliğini, imkansızlığı, yasakları ve duygusal durumları da ifade etmek için kullanılır. “Can’t” kelimesini doğru kullanmayı öğrenmek, İngilizce iletişim kurarken kendinizi çok daha net ifade etmenizi sağlar.
Bu kılavuzda, “can’t” kullanımının farklı bağlamlarını 50 örnek cümleyle inceleyeceğiz. Her örnek, günlük hayatta karşılaşabileceğiniz gerçek durumları yansıtmaktadır. Bu cümleleri öğrenerek, sadece gramer bilginizi değil, aynı zamanda İngilizceyi doğal ve akıcı kullanma becerinizi de geliştireceksiniz.
Fiziksel Yetenekler ve Sınırlamalar
“Can’t”, fiziksel olarak yapamadığımız şeyleri ifade etmek için en sık kullanıldığı alandır. Bu cümleler, bedensel kapasite veya fiziksel engellerden bahseder.
-
I can’t swim very well.
Çok iyi yüzemem. -
She can’t reach the top shelf.
Üst rafa ulaşamaz. -
He can’t lift that heavy box alone.
O ağır kutuyu tek başına kaldıramaz.
Bu tür cümlelerde “can’t”, kişinin fiziksel kapasitesinin yetersiz olduğunu veya bir eylemi gerçekleştirmek için gerekli fiziksel özelliklere sahip olmadığını belirtir.
Zihinsel veya Bilişsel Kapasite
Zihinsel yetenekler, anlama, hatırlama veya problem çözme kapasitesiyle ilgili durumlarda “can’t” kullanılır.
-
I can’t understand this math problem.
Bu matematik problemini anlayamıyorum. -
She can’t remember his phone number.
Onun telefon numarasını hatırlayamaz. -
He can’t concentrate with all this noise.
Bütün bu gürültüyle konsantre olamaz.
Bu örnekler, zihinsel süreçlerdeki zorlukları veya engelleri ifade eder. Genellikle geçici durumları veya öğrenme sürecindeki zorlukları anlatır.
Duygusal veya Psikolojik Durumlar
Duygusal tepkiler, tolerans sınırları ve psikolojik durumlar “can’t” ile ifade edilebilir.
-
I can’t believe my eyes!
Gözlerime inanamıyorum! -
She can’t handle the pressure anymore.
Artık baskıya dayanamaz. -
He can’t control his emotions right now.
Şu anda duygularını kontrol edemez.
Bu cümlelerde “can’t”, duygusal tepkilerin yoğunluğunu veya psikolojik sınırları vurgular. Genellikle şaşkınlık, hayal kırıklığı veya duygusal yük ifade eder.
Zaman ve Fırsat Eksikliği
Zaman kısıtlamaları ve program çakışmaları “can’t” ile ifade edilir.
-
I can’t attend the meeting tomorrow.
Yarınki toplantıya katılamam. -
She can’t finish the project by Friday.
Projeyi Cuma’ya kadar bitiremez. -
We can’t make it to your party tonight.
Bu geceki partine gelemiyoruz.
Bu tür cümleler, zaman yönetimi veya program çakışmaları nedeniyle bir şeyi yapma imkanının olmadığını belirtir. İş ve sosyal hayatta sıkça kullanılır.
Teknik veya Pratik Engeller
Fiziksel olmayan, teknik veya pratik engelleri ifade etmek için kullanılır.
-
I can’t open this jar.
Bu kavanozu açamıyorum. -
She can’t connect to the Wi-Fi.
Wi-Fi’ye bağlanamıyor. -
He can’t start the car.
Arabayı çalıştıramaz.
Bu örnekler, teknik sorunlar, mekanik arızalar veya pratik engeller nedeniyle bir eylemin gerçekleştirilemediğini gösterir.
Sosyal veya Ahlaki Sınırlamalar
Sosyal normlar, kurallar veya ahlaki sınırlamalar “can’t” ile ifade edilir.
-
You can’t park here.
Buraya park edemezsin. -
We can’t be late for the appointment.
Randevuya geç kalamayız. -
They can’t enter without permission.
İzin olmadan giremezler.
Bu cümleler, sosyal kurallar, yasaklar veya beklentiler nedeniyle bir şeyin yapılamayacağını belirtir. Genellikle uyarı veya hatırlatma amacı taşır.
Finansal veya Maddi Kısıtlamalar
Maddi imkansızlıklar ve finansal kısıtlamalar için kullanılır.
-
I can’t afford a new car right now.
Şu anda yeni bir araba alamam. -
She can’t buy the expensive dress.
Pahalı elbiseyi satın alamaz. -
We can’t go on vacation this year.
Bu yıl tatile gidemiyoruz.
Bu örnekler, finansal kaynakların yetersizliği nedeniyle bir şeyin yapılamayacağını ifade eder. Genellikle bütçe kısıtlamalarını belirtir.

Sağlık ve Tıbbi Nedenler
Sağlık sorunları ve tıbbi kısıtlamalar “can’t” ile ifade edilir.
-
I can’t eat dairy products.
Süt ürünleri yiyemem. -
She can’t go out because she’s sick.
Hasta olduğu için dışarı çıkamaz. -
He can’t run due to his knee injury.
Diz sakatlığı nedeniyle koşamaz.
Bu cümleler, sağlık sorunları, alerjiler veya tıbbi kısıtlamalar nedeniyle yapılamayan eylemleri belirtir.
Yetki veya İzin Eksikliği
Resmi yetki veya izin eksikliği durumlarında kullanılır.
-
I can’t access this confidential file.
Bu gizli dosyaya erişemem. -
She can’t make that decision alone.
O kararı tek başına veremez. -
We can’t change the company policy.
Şirket politikasını değiştiremeyiz.
Bu örnekler, resmi yetki, izin veya yetkilendirme eksikliği nedeniyle bir şeyin yapılamayacağını gösterir.
İklim ve Doğa Koşulları
Hava durumu veya doğal koşullardan kaynaklanan engelleri ifade eder.
-
We can’t have a picnic because it’s raining.
Yağmur yağdığı için piknik yapamayız. -
They can’t sail in this stormy weather.
Bu fırtınalı havada yelken açamazlar. -
I can’t see anything in this fog.
Bu siste hiçbir şey göremiyorum.
Bu cümleler, hava koşulları veya doğal çevre nedeniyle engellenen eylemleri belirtir.
Teknolojik veya Dijital Engeller
Teknolojik sorunlar ve dijital engeller için kullanılır.
-
I can’t send the email attachment.
E-posta ekini gönderemiyorum. -
She can’t download the file.
Dosyayı indiremez. -
We can’t use the app without internet.
İnternet olmadan uygulamayı kullanamayız.
Bu örnekler, teknolojik sorunlar, bağlantı hataları veya dijital kısıtlamalar nedeniyle yapılamayan eylemleri ifade eder.
Kişisel Tercihler ve İstekler
Kişisel tercihler veya isteksizlik durumlarında kullanılır.
-
I can’t stand horror movies.
Korku filmlerine dayanamam. -
She can’t tolerate rude behavior.
Kaba davranışlara tahammül edemez. -
He can’t work in a noisy environment.
Gürültülü bir ortamda çalışamaz.
Bu cümleler, kişisel tercihler, hoşlanmama veya isteksizlik durumlarını belirtir.
Ulaşım ve Seyahat Engelleri
Ulaşım sorunları ve seyahat engellerini ifade eder.
-
I can’t find a taxi at this hour.
Bu saatte taksi bulamıyorum. -
She can’t catch the last train.
Son treni yakalayamaz. -
We can’t drive through this road.
Bu yoldan araba ile geçemeyiz.
Bu örnekler, ulaşım araçlarının yokluğu, zaman sınırlamaları veya yol engelleri nedeniyle seyahatin mümkün olmadığını gösterir.
İletişim ve Anlaşma Zorlukları
İletişim sorunları ve anlaşma zorlukları için kullanılır.
-
I can’t hear you clearly.
Seni net duyamıyorum. -
She can’t express her feelings in English.
Duygularını İngilizce ifade edemez. -
They can’t agree on a solution.
Bir çözüm üzerinde anlaşamıyorlar.
Bu cümleler, iletişim engelleri, dil bariyerleri veya anlaşmazlıklar nedeniyle bir şeyin yapılamadığını belirtir.
