Ladybug İngilizce Dersleri

Could Couldn’t ile İlgili Cümleler Detaylı Açıklama Bol Örnek

Could ve couldn’t ifadeleri günlük İngilizcede sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple could couldn’t ile ilgili cümleler mutlaka iyice öğrenilmelidir. Aşağıda bu iki temel yapı hakkında detaylı açıklamalar bulacaksınız. Ayrıca her yapı için çok sayıda örnek cümle ve Türkçe çevirisini göreceksiniz. Yazımızın sonunda ise bu iki ifadenin geçtiği örnek metinleri okuyarak konuyu pekiştirebilirsiniz.

“Could” ve “couldn’t” yapıları, İngilizcede yetenek, olasılık ve izin gibi kavramları ifade etmek için kullanılır.

Could nerelerde kullanılır?

Geçmişte Yetenek: “Could”, geçmişte bir şeyleri yapma yeteneğini ifade eder.

“I could swim when I was five.”

(Beş yaşındayken yüzme yeteneğim vardı.)

 

Olasılık: Gelecekte veya genel durumlarda bir şeyin olabileceğini ifade eder.

“It could rain tomorrow.”

(Yarın yağmur yağabilir.)

 

İzin: Geçmişte birine bir şey yapma izni vermek için kullanılabilir.

“When I was a child, I could stay up late.”

(Çocukken geç saate kadar kalabilirdim.)

Ladybug English Dil Edinim Seti 15 Kitap

 

Couldn’t ifadesinin kullanım alanları

Geçmişte Yeteneksizlik: “Couldn’t”, geçmişte bir şeyleri yapma yeteneğinin olmadığını ifade eder.

“I couldn’t ride a bike until I was eight.”

(Sekiz yaşına kadar bisiklet süremedim.)

 

Olasılık Reddi: Bir şeyin olma olasılığının olmadığını ifade eder.

“It couldn’t have been him; he was out of town.”

(O olamazdı; şehir dışındaydı.)

 

İzin Reddi: Geçmişte birine bir şey yapma izni verilmediğini ifade eder.

“When I was a child, I couldn’t go out after dark.”

(Çocukken karanlıkta dışarı çıkmama izin verilmezdi.)

 

Could Couldn’t ile İlgili Cümleler (10 could ve 10 couldn’t ifadesi)

 

Could ile ilgili cümleler

 

I could play the piano when I was a child.

Çocukken piyano çalabilirdim.

 

She could speak three languages fluently.

Üç dili akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.

 

We could see the mountains from our hotel room.

Otel odamızdan dağları görebiliyorduk.

 

He could finish the project on time.

Projeyi zamanında bitirebildi.

 

They could help us with the homework.

Bize ödevde yardım edebilirler.

 

I could visit my grandparents every summer.

Her yaz büyükanne ve büyükbabamı ziyaret edebilirdim.

 

You could try asking her for advice.

Ona danışmayı deneyebilirsin.

 

We could go to the beach this weekend.

Bu hafta sonu plaja gidebiliriz.

 

She could dance beautifully when she was younger.

Gençken çok güzel dans edebilirdi.

 

He could have been a great athlete.

Harika bir sporcu olabilirdi.

 

Couldn’t ile ilgili cümleler

 

I couldn’t understand the instructions.

Talimatları anlayamadım.

 

She couldn’t attend the meeting yesterday.

Dün toplantıya katılamadı.

 

We couldn’t find our way back home.

Eve dönüş yolumuzu bulamadık.

 

He couldn’t solve the math problem.

Matematik problemini çözemedim.

 

They couldn’t finish the game due to rain.

Yağmur nedeniyle oyunu tamamlayamadılar.

 

I couldn’t believe my eyes when I saw the surprise.

Sürprizi görünce gözlerime inanamadım.

 

You couldn’t come to the party last night.

Dün gece partiye gelemedin.

 

We couldn’t hear anything over the noise.

Gürültü nedeniyle hiçbir şey duyamadık.

 

She couldn’t swim until she took lessons.

Ders alana kadar yüzemezdi.

 

He couldn’t find his keys anywhere.

Anahtarlarını hiçbir yerde bulamadı.

 

Could ve couldn’t ifadeleri ile kurulmuş soru cümleleri

 Could ve couldn’t ile ilgili cümleler konusu işlenirken “soru yapılarına” da mutlaka değinmek gerekmektedir. “Could” ve “couldn’t” yapılarının soru halleri, genellikle “could” kullanılarak oluşturulur. Aşağıda İngilizcede bu yapıların nasıl soruya dönüştüğünü ve örnek cümleleri bulabilirsiniz.

 

Could ile ilgili soru cümleleri

 

Soru Yapısı: “Could” ile soru oluşturmak için, “could” öznenin önüne gelir.

 

Could you help me with my homework?

Bana ödevimde yardım edebilir misin?

 

Could she finish the project on time?

Projeyi zamanında bitirebilir mi?

 

Could they come to the party?

Partiye gelebilirler mi?

 

Could I borrow your pen?

Kalemini ödünç alabilir miyim?

 

Could we go to the movies tonight?

Bu akşam sinemaya gidebilir miyiz?

 

Could he speak French before moving to Paris?

Paris’e taşınmadan önce Fransızca konuşabiliyor muydu?

 

Could you see the stars last night?

Dün gece yıldızları görebildin mi?

 

Could she play the guitar as a child?

Çocukken gitar çalabiliyor muydu?

 

Could they finish their work early?

İşlerini erken bitirebilirler mi?

 

Could you tell me how to get to the station?

Bana istasyona nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?

 

Couldn’t ile ilgili soru cümleleri

 

“Couldn’t” ifadesi genellikle “Why” veya “How come” gibi ifadelerle sorular oluşturmaktadır.

 

Why couldn’t you come to the party?

Neden partiye gelemedin?

 

How come he couldn’t finish his homework?

Nasıl oldu da ödevini bitiremedi?

 

Why couldn’t they find the way?

Neden yolu bulamadılar?

 

How come she couldn’t attend the meeting?

Nasıl oldu da toplantıya katılamadı?

 

Why couldn’t we see the sunset?

Neden gün batımını göremedik?

 

How come you couldn’t help us?

Neden bize yardım edemedin?

 

Why couldn’t he understand the question?

Neden soruyu anlayamadı?

 

How come they couldn’t hear the music?

Nasıl oldu da müziği duyamadılar?

 

Why couldn’t I reach you yesterday?

Dün sana ulaşamadım neden?

 

How come she couldn’t get a ticket?

Nasıl oldu da bilet alamadı?

 

Could couldn’t ile ilgili cümleler bulunan kısa metinler

 

Metin 1: Childhood Memories

 

The other day, I was looking at old photos. When I was a child, I could ride my bike and play in the park for hours with my friends. Back then, I felt so free; I could go outside whenever I wanted. But sometimes, when I came home late, my mom would call me and say, “Why are you so late?” I would apologize for being late, but she wouldn’t scold me too much because she wanted me to have fun. Now, looking back, I realize there were so many things I could do. However, there were also things I couldn’t do, like swimming at the pool because I hadn’t learned yet.

(Çevirisi) Metin 1: Çocukluk Anıları

Geçen gün eski fotoğraflara bakıyordum. Çocukken bisiklet sürebilir ve arkadaşlarımla parkta saatlerce oynayabilirdim. O zamanlar özgürdüm; istediğim zaman dışarı çıkabilirdim. Ama bazen eve geç döndüğümde annem beni çağırır ve “Neden bu kadar geç kaldın?” derdi. Geç kaldığım için özür dilerdim ama o, eğlenmemi istediği için beni çok fazla sıkmazdı. Şimdi geriye dönüp baktığımda, yapabileceğim çok şey olduğunu fark ediyorum. Ancak, yüzme bilmediğim için havuzda oynayamadığım gibi yapamadığım şeyler de vardı.

 

Metin 2: Travel Plans

My friend Melisa said she wanted to go on vacation this summer. I asked her where she wanted to go. “I don’t know, but we could go to the beach,” she replied. I asked her, “Could we go back to the place we visited last year?” She answered, “Of course, we had so much fun there.” But another friend said, “I can’t stay at that hotel because the prices are too high.” Melisa added, “Yes, we could find another hotel.” 

(Çevirisi) Metin 2: Seyahat Planları

Arkadaşım Melisa, bu yaz tatile gitmek istediğini söyledi. Ona nereye gitmek istediğini sordum. “Bilmiyorum, ama plaja gidebiliriz,” diye yanıtladı. Ona, “Geçen yıl gittiğimiz yere tekrar gidebilir miyiz?” diye sordum. “Tabii ki, orada çok eğlenmiştik,” dedi. Ama başka bir arkadaşımız, “O otelde kalamam çünkü fiyatlar çok yüksek,” dedi. Melisa, “Evet, başka bir otel bulabiliriz,” diye ekledi. 

 

Metin 3: Exam Results

When the exam results were announced, everyone was excited. I had studied hard, but I couldn’t get the result I expected. My friend Ahmet said, “I got a really good score on this exam!” I told him, “I expected that because you really worked hard.” But I felt a little sad because I got a low score. Ahmet said, “Why are you so worried? You could do better on the past exams.” At that moment, I realized that sometimes things don’t go as planned.

(Çevirisi) Metin 3: Sınav Sonuçları

Sınav sonuçları açıklandığında herkes heyecanlıydı. Ben çok çalışmıştım ama beklediğim sonucu alamadım. Arkadaşım Ahmet, “Bu sınavda gerçekten iyi bir puan aldım!” dedi. Ben de ona, “Bunu bekliyordum çünkü gerçekten çok çalışıyordun,” dedim. Ama düşük not aldığım için biraz üzgün hissettim. Ahmet, “Neden bu kadar endişelisin? Geçmişteki sınavlarda daha iyi yapabildin,” dedi. O anda, bazen işlerin planlandığı gibi gitmediğini anladım.

 

Could ve couldn’t ile alakalı günlük yaşamdan örnek bir diyalog

 

James: Hey Barbara, do you remember the summer camp we attended as kids?

Barbara: Of course! I could hardly wait to go every year. Those were the best times!

James: Yeah, I remember how we could swim in the lake and play games all day.

Barbara: Exactly! But do you remember when we couldn’t find our way back to the cabin?

James: Oh yes! We were lost for what felt like hours! I thought we wouldn’t make it back.

Barbara: I know! I could hear the counselors calling our names, but I was too scared to shout back.

James: It’s funny now, but I couldn’t stop worrying at that time.

Barbara: True! But when we finally got back, everyone laughed and said we could join the campfire stories.

James: Yeah, that made it all worth it. I wish we could go back to that camp again.

Barbara: Me too! Those memories will always make me smile.

 

Türkçe Çevirisi

 

James: Hey Barbara, çocukken gittiğimiz yaz kampını hatırlıyor musun?

Barbara: Tabii ki! Her yıl gitmek için sabırsızlanırdım. O zamanlar harika günlerdi!

James: Evet, gölde yüzebildiğimizi ve bütün gün oyun oynadığımızı hatırlıyorum.

Barbara: Kesinlikle! Ama geri dönüş yolunu bulamadığımızı hatırlıyor musun?

James: Ah evet! Saatlerce kaybolmuş gibiydik! Geri dönmeyeceğimizi düşünmüştüm.

Barbara: Biliyorum! İsimlerimizi çağıran eğitmenleri duyabiliyordum ama geri yanıt vermekten çok korkmuştum.

James: Şimdi komik, ama o zaman endişelenmekten kendimi alamamıştım.

Barbara: Doğru! Ama nihayet geri döndüğümüzde herkes güldü ve bize kamp ateşi hikayelerine katılabileceğimizi söyledi.

James: Evet, bu her şeye değerdi. Keşke o kampa tekrar gidebilsek.

Barbara: Ben de! O anılar her zaman gülümsetiyor beni.

 

Can ve could arasındaki fark nedir?

“Can” ve “could” İngilizce’de yetenek, olasılık, izin ve öneri gibi durumları ifade etmek için kullanılan modal fiillerdir. Ancak aralarında bazı önemli farklar vardır:

 

Zaman

 

Can: Şu anda veya genel olarak geçerli olan durumları ifade eder.

 

“I can swim.”

(Yüzme yeteneğim var.)

 

Could: Geçmişteki yetenekleri veya olasılıkları ifade eder.

 

“I could swim when I was a child.”

(Çocukken yüzme yeteneğim vardı.)

 

Olasılık

 

Can: Gerçekleşme olasılığı yüksek olan durumları belirtir.

 

“It can rain tomorrow.”

(Yarın yağmur yağabilir.)

 

Could: Daha düşük bir olasılık veya varsayımsal durumları ifade eder.

 

“It could rain tomorrow, but it might be sunny.”

(Yarın yağmur yağabilir ama güneşli de olabilir.)

 

İzin

 

Can: Genellikle anlık izinleri veya yetenekleri ifade eder.

 

“Can I leave early?”

(Erken çıkabilir miyim?)

 

Could: Daha kibar bir izin talebi veya geçmişte izin verilmiş durumları ifade eder.

 

“Could I borrow your book?”

(Kitabını ödünç alabilir miyim?)

 

Öneri

 

Can: Bir öneri ya da teklif sunarken daha yaygın kullanılır.

 

“You can try this restaurant.”

(Bu restoranı deneyebilirsin.)

 

Could: Daha nazik ve öneri niteliğinde bir şekilde kullanılır.

 

“You could try this restaurant if you like Italian food.”

(İtalyan yemeklerini seviyorsan bu restoranı deneyebilirsin.)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir