En Çok Kullanılan 100 İngilizce Kelime

İngilizcede en sık kullanılan 100 kelime, tüm İngilizce yazılı ve sözlü iletişimin yaklaşık %50’sini oluşturur. Bu kelimeleri öğrenmek, İngilizceyi anlama ve kullanma yeteneğinizde büyük bir sıçrama yaratır. Bu rehberde, bu 100 temel kelimeyi kategorilere ayırarak, detaylı açıklamalar, örnek cümleler ve etkili öğrenme stratejileri sunacağız.

Kelime Listesi ve Kategorileri

1. ARTICLES (BELİRTEÇLER)

The

  • Anlam: Belirli tanımlık (belirli bir şeyi işaret eder)

  • Telaffuz: /ðə/ veya /ði/

  • Kullanım: Belirli, bilinen veya daha önce bahsedilmiş şeyler için

Örnek Cümleler:
Please close the door.
Lütfen kapıyı kapat.

The sun is shining today.
Güneş bugün parlıyor.

The book you recommended was amazing.
Tavsiye ettiğin kitap harikaydı.

A / An

  • Anlam: Belirsiz tanımlık (herhangi biri)

  • Telaffuz: /ə/ veya /eɪ/ (a), /ən/ veya /æn/ (an)

  • Kullanım: Sayılabilir tekil isimlerle, ilk kez bahsedilen şeyler için

Örnek Cümleler:
I need a pen.
Bir kaleme ihtiyacım var.

She is an engineer.
O bir mühendis.

It’s a beautiful day.
Güzel bir gün.

2. PREPOSITIONS (EDATLAR)

Of

  • Anlam: -in, -ın, -nın (aitlik, miktar, kaynak)

  • Telaffuz: /əv/ veya /ʌv/

Örnek Cümleler:
The capital of Turkey is Ankara.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.

A cup of coffee, please.
Bir fincan kahve, lütfen.

To

  • Anlam: -e, -a (yönelme, amaç)

  • Telaffuz: /tuː/ veya /tə/

Örnek Cümleler:
I’m going to school.
Okula gidiyorum.

She wants to learn English.
İngilizce öğrenmek istiyor.

In

  • Anlam: İçinde, -de, -da (yer, zaman)

  • Telaffuz: /ɪn/

Örnek Cümleler:
The book is in the bag.
Kitap çantada.

I was born in 1990.
1990’da doğdum.

For

  • Anlam: İçin, -e kadar (amaç, süre)

  • Telaffuz: /fɔːr/ veya /fər/

Örnek Cümleler:
This gift is for you.
Bu hediye senin için.

I’ve lived here for five years.
Beş yıldır burada yaşıyorum.

On

  • Anlam: Üzerinde, -de (yer, zaman, konu)

  • Telaffuz: /ɒn/ veya /ɑːn/

Örnek Cümleler:
The book is on the table.
Kitap masanın üzerinde.

See you on Monday.
Pazartesi görüşürüz.

With

  • Anlam: İle, birlikte (araç, birliktelik)

  • Telaffuz: /wɪð/ veya /wɪθ/

Örnek Cümleler:
I live with my family.
Ailemle yaşıyorum.

Write with a pen.
Kalemle yaz.

At

  • Anlam: -de, -da (kesin yer, saat)

  • Telaffuz: /æt/

Örnek Cümleler:
I’ll meet you at the station.
Seninle istasyonda buluşacağım.

The meeting starts at 9.
Toplantı saat 9’da başlıyor.

From

  • Anlam: -den, -dan (köken, kaynak)

  • Telaffuz: /frɒm/ veya /frʌm/

Örnek Cümleler:
I’m from Turkey.
Türkiye’denim.

This letter is from my friend.
Bu mektup arkadaşımdan.

By

  • Anlam: Tarafından, -e kadar (edilgen, zaman, araç)

  • Telaffuz: /baɪ/

Örnek Cümleler:
This book was written by a famous author.
Bu kitap ünlü bir yazar tarafından yazıldı.

Please finish it by Friday.
Lütfen Cuma’ya kadar bitirin.

Up

  • Anlam: Yukarı, yukarıya (yön, hareket)

  • Telaffuz: /ʌp/

Örnek Cümleler:
Stand up, please.
Lütfen ayağa kalkın.

The sun comes up in the east.
Güneş doğudan doğar.

Out

  • Anlam: Dışarı, dışında (yer, hareket)

  • Telaffuz: /aʊt/

Örnek Cümleler:
Let’s go out for dinner.
Akşam yemeği için dışarı çıkalım.

The light is out.
Işık sönük.

About

  • Anlam: Hakkında, yaklaşık (konu, miktar)

  • Telaffuz: /əˈbaʊt/

Örnek Cümleler:
What are you talking about?
Neden bahsediyorsun?

It’s about 5 kilometers.
Yaklaşık 5 kilometre.

3. PRONOUNS (ZAMİRLER)

I

  • Anlam: Ben

  • Telaffuz: /aɪ/

  • Kullanım: Özne konumunda

Örnek Cümleler:
I am a student.
Ben bir öğrenciyim.

I love reading books.
Kitap okumayı seviyorum.

You

  • Anlam: Sen, siz

  • Telaffuz: /juː/

  • Kullanım: Hem tekil hem çoğul

Örnek Cümleler:
You are very kind.
Çok naziksiniz.

Can you help me?
Bana yardım eder misin?

He

  • Anlam: O (erkek)

  • Telaffuz: /hiː/

  • Kullanım: Özne konumunda

Örnek Cümleler:
He is my brother.
O benim kardeşim.

He works in a hospital.
Bir hastanede çalışıyor.

She

  • Anlam: O (kadın)

  • Telaffuz: /ʃiː/

  • Kullanım: Özne konumunda

Örnek Cümleler:
She is a doctor.
O bir doktor.

She speaks three languages.
Üç dil konuşuyor.

It

  • Anlam: O (cansız, hayvan)

  • Telaffuz: /ɪt/

  • Kullanım: Cansız varlıklar ve hayvanlar için

Örnek Cümleler:
It is raining.
Yağmur yağıyor.

It is a beautiful city.
Güzel bir şehir.

We

  • Anlam: Biz

  • Telaffuz: /wiː/

  • Kullanım: Özne konumunda

Örnek Cümleler:
We are going to the cinema.
Sinemaya gidiyoruz.

We need to study.
Ders çalışmamız gerekiyor.

They

  • Anlam: Onlar

  • Telaffuz: /ðeɪ/

  • Kullanım: Özne konumunda

Örnek Cümleler:
They are my friends.
Onlar benim arkadaşlarım.

They live in London.
Londra’da yaşıyorlar.

Me

  • Anlam: Beni, bana

  • Telaffuz: /miː/

  • Kullanım: Nesne konumunda

Örnek Cümleler:
He knows me.
O beni tanıyor.

Give it to me.
Onu bana ver.

Him

  • Anlam: Onu, ona (erkek)

  • Telaffuz: /hɪm/

  • Kullanım: Nesne konumunda

Örnek Cümleler:
I called him yesterday.
Dün onu aradım.

She loves him.
Onu seviyor.

Her

  • Anlam: Onu, ona (kadın)

  • Telaffuz: /hɜːr/

  • Kullanım: Nesne konumunda

Örnek Cümleler:
I met her last week.
Geçen hafta onunla tanıştım.

Tell her the truth.
Ona gerçeği söyle.

Us

  • Anlam: Bizi, bize

  • Telaffuz: /ʌs/

  • Kullanım: Nesne konumunda

Örnek Cümleler:
She invited us to the party.
Bizi partiye davet etti.

Help us, please.
Lütfen bize yardım et.

Them

  • Anlam: Onları, onlara

  • Telaffuz: /ðem/

  • Kullanım: Nesne konumunda

Örnek Cümleler:
I know them.
Onları tanıyorum.

Give it to them.
Onu onlara ver.

My

  • Anlam: Benim

  • Telaffuz: /maɪ/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
This is my book.
Bu benim kitabım.

My family is important to me.
Ailem benim için önemli.

Your

  • Anlam: Senin, sizin

  • Telaffuz: /jɔːr/ veya /jʊr/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
What’s your name?
Adın ne?

Is this your bag?
Bu senin çantan mı?

His

  • Anlam: Onun (erkek)

  • Telaffuz: /hɪz/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
This is his car.
Bu onun arabası.

His brother is a teacher.
Onun kardeşi öğretmen.

Her

  • Anlam: Onun (kadın)

  • Telaffuz: /hɜːr/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
Her mother is a doctor.
Onun annesi doktor.

I like her dress.
Onun elbisesini beğendim.

Its

  • Anlam: Onun (cansız, hayvan)

  • Telaffuz: /ɪts/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
The cat licked its paw.
Kedi patisini yaladı.

The company changed its policy.
Şirket politikasını değiştirdi.

Our

  • Anlam: Bizim

  • Telaffuz: /aʊər/ veya /ɑːr/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
This is our house.
Bu bizim evimiz.

Our team won the match.
Takımımız maçı kazandı.

Their

  • Anlam: Onların

  • Telaffuz: /ðeər/

  • Kullanım: İyelik zamiri

Örnek Cümleler:
Their house is big.
Onların evi büyük.

I met their parents.
Onların ebeveynleriyle tanıştım.

This

  • Anlam: Bu (yakın)

  • Telaffuz: /ðɪs/

  • Kullanım: İşaret zamiri

Örnek Cümleler:
This is my friend.
Bu benim arkadaşım.

I like this color.
Bu rengi beğeniyorum.

That

  • Anlam: Şu, o (uzak)

  • Telaffuz: /ðæt/

  • Kullanım: İşaret zamiri

Örnek Cümleler:
That is my car.
Şu benim arabam.

I don’t like that idea.
O fikri beğenmiyorum.

These

  • Anlam: Bunlar (yakın, çoğul)

  • Telaffuz: /ðiːz/

  • Kullanım: İşaret zamiri

Örnek Cümleler:
These are my books.
Bunlar benim kitaplarım.

I bought these yesterday.
Bunları dün satın aldım.

Those

  • Anlam: Şunlar, onlar (uzak, çoğul)

  • Telaffuz: /ðoʊz/

  • Kullanım: İşaret zamiri

Örnek Cümleler:
Those are my friends.
Şunlar benim arkadaşlarım.

Look at those birds.
Şu kuşlara bak.

Who

  • Anlam: Kim

  • Telaffuz: /huː/

  • Kullanım: Soru ve bağ zamiri

Örnek Cümleler:
Who is that?
O kim?

The person who called you is my brother.
Seni arayan kişi benim kardeşim.

What

  • Anlam: Ne

  • Telaffuz: /wɒt/ veya /wʌt/

  • Kullanım: Soru ve bağ zamiri

Örnek Cümleler:
What is your name?
Adın ne?

I don’t know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.

Which

  • Anlam: Hangi, hangisi

  • Telaffuz: /wɪtʃ/

  • Kullanım: Soru ve bağ zamiri

Örnek Cümleler:
Which one do you prefer?
Hangisini tercih edersin?

The book which I read was interesting.
Okuduğum kitap ilginçti.

All

  • Anlam: Tüm, hepsi

  • Telaffuz: /ɔːl/

  • Kullanım: Belgisiz zamir

Örnek Cümleler:
All students must attend.
Tüm öğrenciler katılmalı.

I ate all the cake.
Pastanın hepsini yedim.

Any

  • Anlam: Herhangi, hiç

  • Telaffuz: /ˈeni/

  • Kullanım: Belgisiz zamir

Örnek Cümleler:
Do you have any questions?
Herhangi bir sorunuz var mı?

I don’t have any money.
Hiç param yok.

Some

  • Anlam: Biraz, bazı

  • Telaffuz: /sʌm/

  • Kullanım: Belgisiz zamir

Örnek Cümleler:
I need some help.
Biraz yardıma ihtiyacım var.

Some people like coffee.
Bazı insanlar kahveyi sever.

One

  • Anlam: Bir (sayı), kişi

  • Telaffuz: /wʌn/

  • Kullanım: Sayı ve zamir

Örnek Cümleler:
I have one sister.
Bir kız kardeşim var.

This is the one I want.
Bu istediğim.

Other

  • Anlam: Diğer, başka

  • Telaffuz: /ˈʌðər/

  • Kullanım: Belgisiz zamir

Örnek Cümleler:
I have other plans.
Başka planlarım var.

Some people left, others stayed.
Bazı insanlar gitti, diğerleri kaldı.

Same

  • Anlam: Aynı

  • Telaffuz: /seɪm/

  • Kullanım: Belgisiz zamir

Örnek Cümleler:
We have the same birthday.
Aynı doğum günümüz var.

I want the same as you.
Seninkiyle aynısını istiyorum.

4. CONJUNCTIONS (BAĞLAÇLAR)

And

  • Anlam: Ve

  • Telaffuz: /ənd/ veya /ænd/

  • Kullanım: Bağlama

Örnek Cümleler:
Bread and butter
Ekmek ve tereyağı

I work and study.
Çalışıyor ve okuyorum.

But

  • Anlam: Ama, fakat

  • Telaffuz: /bʌt/

  • Kullanım: Karşıtlık

Örnek Cümleler:
I’m tired, but happy.
Yorgunum ama mutluyum.

She’s young but experienced.
Genç ama tecrübeli.

Or

  • Anlam: Veya, ya da

  • Telaffuz: /ɔːr/

  • Kullanım: Seçenek

Örnek Cümleler:
Tea or coffee?
Çay mı kahve mi?

You can come today or tomorrow.
Bugün veya yarın gelebilirsin.

If

  • Anlam: Eğer

  • Telaffuz: /ɪf/

  • Kullanım: Koşul

Örnek Cümleler:
If it rains, we’ll stay home.
Eğer yağmur yağarsa, evde kalacağız.

I don’t know if I can come.
Gelebileceğimi bilmiyorum.

Because

  • Anlam: Çünkü

  • Telaffuz: /bɪˈkɒz/ veya /bɪˈkɔːz/

  • Kullanım: Sebep

Örnek Cümleler:
I’m late because of traffic.
Trafik yüzünden geciktim.

She’s crying because she’s sad.
Üzüldüğü için ağlıyor.

As

  • Anlam: Olarak, -ken

  • Telaffuz: /əz/ veya /æz/

  • Kullanım: Zaman, sebep, benzerlik

Örnek Cümleler:
As a teacher, I love my job.
Bir öğretmen olarak işimi seviyorum.

He smiled as he left.
Ayrılırken gülümsedi.

So

  • Anlam: Bu yüzden, öyle

  • Telaffuz: /soʊ/

  • Kullanım: Sonuç, derece

Örnek Cümleler:
It was raining, so we stayed home.
Yağmur yağıyordu, bu yüzden evde kaldık.

I’m so tired.
Çok yorgunum.

When

  • Anlam: Ne zaman, -diği zaman

  • Telaffuz: /wen/

  • Kullanım: Zaman

Örnek Cümleler:
When will you come?
Ne zaman geleceksin?

I was reading when you called.
Sen aradığında okuyordum.

5. AUXILIARY VERBS (YARDIMCI FİİLLER)

Be (am, is, are, was, were, been)

  • Anlam: Olmak

  • Telaffuz: /biː/

  • Kullanım: Yardımcı fiil, durum fiili

Örnek Cümleler:
am a student.
Ben bir öğrenciyim.

She is beautiful.
O güzel.

They are coming.
Geliyorlar.

Have (has, had)

  • Anlam: Sahip olmak

  • Telaffuz: /hæv/

  • Kullanım: Yardımcı fiil, sahiplik

Örnek Cümleler:
have a car.
Bir arabam var.

She has finished her work.
İşini bitirdi.

Do (does, did, done)

  • Anlam: Yapmak

  • Telaffuz: /duː/

  • Kullanım: Yardımcı fiil, ana fiil

Örnek Cümleler:
do my homework every day.
Her gün ödevimi yaparım.

Do you like coffee?
Kahve sever misin?

Will

  • Anlam: -ecek, -acak

  • Telaffuz: /wɪl/

  • Kullanım: Gelecek zaman

Örnek Cümleler:
will call you tomorrow.
Yarın seni arayacağım.

She will be here soon.
Yakında burada olacak.

Would

  • Anlam: -erdi, -ardı

  • Telaffuz: /wʊd/

  • Kullanım: Koşul, nazik rica

Örnek Cümleler:
would like some tea.
Biraz çay istiyorum.

Would you help me?
Bana yardım eder misin?

Can

  • Anlam: -ebilmek, -abilmek

  • Telaffuz: /kæn/

  • Kullanım: Yetenek, izin

Örnek Cümleler:
can speak English.
İngilizce konuşabilirim.

Can I help you?
Size yardım edebilir miyim?

Could

  • Anlam: -ebilirdi, -abilirdi

  • Telaffuz: /kʊd/

  • Kullanım: Geçmiş yetenek, nazik rica

Örnek Cümleler:
could swim when I was five.
Beş yaşındayken yüzebiliyordum.

Could you pass the salt?
Tuzu uzatabilir misiniz?

Should

  • Anlam: -meli, -malı

  • Telaffuz: /ʃʊd/

  • Kullanım: Tavsiye, zorunluluk

Örnek Cümleler:
You should study more.
Daha fazla çalışmalısın.

should go now.
Şimdi gitmeliyim.

Must

  • Anlam: -meli, -malı (güçlü)

  • Telaffuz: /mʌst/

  • Kullanım: Zorunluluk, tahmin

Örnek Cümleler:
You must wear a seatbelt.
Emniyet kemeri takmalısın.

She must be tired.
Yorgun olmalı.

May

  • Anlam: -ebilir, -abilir

  • Telaffuz: /meɪ/

  • Kullanım: Olasılık, izin

Örnek Cümleler:
It may rain tomorrow.
Yarın yağmur yağabilir.

May I come in?
İçeri girebilir miyim?

Might

  • Anlam: -ebilirdi, -abilirdi

  • Telaffuz: /maɪt/

  • Kullanım: Zayıf olasılık

Örnek Cümleler:
He might come later.
Daha sonra gelebilir.

It might be true.
Doğru olabilir.

6. MAIN VERBS (ANA FİİLLER)

Say

  • Anlam: Söylemek

  • Telaffuz: /seɪ/

  • Kullanım: Konuşma fiili

Örnek Cümleler:
What did you say?
Ne dedin?

She said hello.
Merhaba dedi.

Get

  • Anlam: Almak, elde etmek

  • Telaffuz: /ɡet/

  • Kullanım: Çok anlamlı fiil

Örnek Cümleler:
I need to get some milk.
Biraz süt almam gerek.

Get ready!
Hazırlan!

Make

  • Anlam: Yapmak, üretmek

  • Telaffuz: /meɪk/

  • Kullanım: Üretim fiili

Örnek Cümleler:
I’ll make dinner.
Akşam yemeğini yapacağım.

She makes me happy.
Beni mutlu ediyor.

Go

  • Anlam: Gitmek

  • Telaffuz: /ɡoʊ/

  • Kullanım: Hareket fiili

Örnek Cümleler:
go to school every day.
Her gün okula giderim.

Let’s go!
Hadi gidelim!

Take

  • Anlam: Almak, götürmek

  • Telaffuz: /teɪk/

  • Kullanım: Hareket fiili

Örnek Cümleler:
Take this book.
Bu kitabı al.

I’ll take you home.
Seni eve götüreceğim.

Come

  • Anlam: Gelmek

  • Telaffuz: /kʌm/

  • Kullanım: Hareket fiili

Örnek Cümleler:
Please come here.
Lütfen buraya gel.

She’s coming tomorrow.
Yarın geliyor.

See

  • Anlam: Görmek

  • Telaffuz: /siː/

  • Kullanım: Duyu fiili

Örnek Cümleler:
I can’t see anything.
Hiçbir şey göremiyorum.

See you tomorrow!
Yarın görüşürüz!

Know

  • Anlam: Bilmek

  • Telaffuz: /noʊ/

  • Kullanım: Bilgi fiili

Örnek Cümleler:
know the answer.
Cevabı biliyorum.

Do you know her?
Onu tanıyor musun?

Think

  • Anlam: Düşünmek

  • Telaffuz: /θɪŋk/

  • Kullanım: Zihinsel fiil

Örnek Cümleler:
think you’re right.
Haklı olduğunu düşünüyorum.

What do you think?
Ne düşünüyorsun?

Look

  • Anlam: Bakmak

  • Telaffuz: /lʊk/

  • Kullanım: Duyu fiili

Örnek Cümleler:
Look at this!
Şuna bak!

You look tired.
Yorgun görünüyorsun.

Want

  • Anlam: İstemek

  • Telaffuz: /wɒnt/ veya /wɑːnt/

  • Kullanım: İstek fiili

Örnek Cümleler:
want to learn English.
İngilizce öğrenmek istiyorum.

What do you want?
Ne istiyorsun?

Give

  • Anlam: Vermek

  • Telaffuz: /ɡɪv/

  • Kullanım: Transfer fiili

Örnek Cümleler:
Give me the book.
Bana kitabı ver.

She gave me a gift.
Bana bir hediye verdi.

Use

  • Anlam: Kullanmak

  • Telaffuz: /juːz/

  • Kullanım: Eylem fiili

Örnek Cümleler:
Can I use your phone?
Telefonunu kullanabilir miyim?

use this app every day.
Bu uygulamayı her gün kullanıyorum.

Find

  • Anlam: Bulmak

  • Telaffuz: /faɪnd/

  • Kullanım: Keşif fiili

Örnek Cümleler:
I can’t find my keys.
Anahtarlarımı bulamıyorum.

Did you find it?
Onu buldun mu?

Tell

  • Anlam: Anlatmak, söylemek

  • Telaffuz: /tel/

  • Kullanım: Konuşma fiili

Örnek Cümleler:
Tell me a story.
Bana bir hikaye anlat.

I’ll tell you later.
Sana sonra anlatacağım.

Ask

  • Anlam: Sormak

  • Telaffuz: /æsk/ veya /ɑːsk/

  • Kullanım: Konuşma fiili

Örnek Cümleler:
Can I ask a question?
Bir soru sorabilir miyim?

Ask for help.
Yardım iste.

Work

  • Anlam: Çalışmak

  • Telaffuz: /wɜːrk/

  • Kullanım: İş fiili

Örnek Cümleler:
work in an office.
Bir ofiste çalışıyorum.

This method doesn’t work.
Bu yöntem işe yaramıyor.

Seem

  • Anlam: Görünmek

  • Telaffuz: /siːm/

  • Kullanım: Görünüş fiili

Örnek Cümleler:
You seem tired.
Yorgun görünüyorsun.

It seems easy.
Kolay görünüyor.

Feel

  • Anlam: Hissetmek

  • Telaffuz: /fiːl/

  • Kullanım: Duygu fiili

Örnek Cümleler:
feel happy.
Mutlu hissediyorum.

How do you feel?
Nasıl hissediyorsun?

Try

  • Anlam: Denemek

  • Telaffuz: /traɪ/

  • Kullanım: Eylem fiili

Örnek Cümleler:
Try again.
Tekrar dene.

I’ll try to come.
Gelmeye çalışacağım.

Leave

  • Anlam: Ayrılmak, bırakmak

  • Telaffuz: /liːv/

  • Kullanım: Hareket fiili

Örnek Cümleler:
I must leave now.
Şimdi ayrılmalıyım.

Leave the door open.
Kapıyı açık bırak.

Call

  • Anlam: Aramak, çağırmak

  • Telaffuz: /kɔːl/

  • Kullanım: İletişim fiili

Örnek Cümleler:
I’ll call you tomorrow.
Yarın seni arayacağım.

What do you call this?
Buna ne diyorsun?

7. ADVERBS (ZARFLAR)

Not

  • Anlam: Değil, -me, -ma

  • Telaffuz: /nɒt/

  • Kullanım: Olumsuzluk zarfı

Örnek Cümleler:
I’m not tired.
Yorgun değilim.

Do not enter.
Girmeyin.

Also

  • Anlam: Ayrıca, da, de

  • Telaffuz: /ˈɔːlsoʊ/

  • Kullanım: Ek bilgi zarfı

Örnek Cümleler:
I like tea, and also coffee.
Çayı severim, ayrıca kahveyi de.

She also speaks French.
O da Fransızca konuşur.

Very

  • Anlam: Çok

  • Telaffuz: /ˈveri/

  • Kullanım: Derece zarfı

Örnek Cümleler:
I’m very happy.
Çok mutluyum.

It’s very important.
Çok önemli.

Too

  • Anlam: Çok (aşırı), de, da

  • Telaffuz: /tuː/

  • Kullanım: Derece ve ekleme zarfı

Örnek Cümleler:
It’s too hot.
Çok sıcak.

I want to come too.
Ben de gelmek istiyorum.

Well

  • Anlam: İyi

  • Telaffuz: /wel/

  • Kullanım: Durum zarfı

Örnek Cümleler:
She speaks English well.
İngilizceyi iyi konuşur.

I don’t feel well.
Kendimi iyi hissetmiyorum.

Only

  • Anlam: Sadece

  • Telaffuz: /ˈoʊnli/

  • Kullanım: Sınırlama zarfı

Örnek Cümleler:
I have only one sister.
Sadece bir kız kardeşim var.

Only you can do it.
Bunu sadece sen yapabilirsin.

Now

  • Anlam: Şimdi

  • Telaffuz: /naʊ/

  • Kullanım: Zaman zarfı

Örnek Cümleler:
I’m busy now.
Şimdi meşgulüm.

Do it now!
Şimdi yap!

Just

  • Anlam: Sadece, henüz

  • Telaffuz: /dʒʌst/

  • Kullanım: Zaman ve sınırlama zarfı

Örnek Cümleler:
just arrived.
Henüz vardım.

Just a minute.
Sadece bir dakika.

Then

  • Anlam: O zaman, sonra

  • Telaffuz: /ðen/

  • Kullanım: Zaman zarfı

Örnek Cümleler:
See you then.
O zaman görüşürüz.

First study, then play.
Önce ders çalış, sonra oyna.

More

  • Anlam: Daha fazla

  • Telaffuz: /mɔːr/

  • Kullanım: Miktar zarfı

Örnek Cümleler:
I need more time.
Daha fazla zamana ihtiyacım var.

More importantly, …
Daha önemlisi, …

Here

  • Anlam: Burada

  • Telaffuz: /hɪər/

  • Kullanım: Yer zarfı

Örnek Cümleler:
Come here.
Buraya gel.

I live here.
Burada yaşıyorum.

There

  • Anlam: Orada

  • Telaffuz: /ðeər/

  • Kullanım: Yer zarfı

Örnek Cümleler:
Put it there.
Onu oraya koy.

There is a book on the table.
Masanın üzerinde bir kitap var.

8. ADJECTIVES (SIFATLAR)

Good

  • Anlam: İyi

  • Telaffuz: /ɡʊd/

  • Kullanım: Nitelik sıfatı

Örnek Cümleler:
She is a good student.
İyi bir öğrenci.

This is good news.
Bu iyi haber.

New

  • Anlam: Yeni

  • Telaffuz: /nuː/

  • Kullanım: Zaman sıfatı

Örnek Cümleler:
I have a new car.
Yeni bir arabam var.

New ideas are welcome.
Yeni fikirler kabul edilir.

First

  • Anlam: İlk

  • Telaffuz: /fɜːrst/

  • Kullanım: Sıra sıfatı

Örnek Cümleler:
This is my first time.
Bu benim ilk zamanım.

First impressions are important.
İlk izlenimler önemlidir.

Last

  • Anlam: Son

  • Telaffuz: /læst/ veya /lɑːst/

  • Kullanım: Sıra sıfatı

Örnek Cümleler:
This is the last page.
Bu son sayfa.

I saw her last week.
Onu geçen hafta gördüm.

Long

  • Anlam: Uzun

  • Telaffuz: /lɒŋ/ veya /lɔːŋ/

  • Kullanım: Boyut sıfatı

Örnek Cümleler:
It’s a long story.
Uzun bir hikaye.

How long is it?
Ne kadar uzun?

Great

  • Anlam: Büyük, harika

  • Telaffuz: /ɡreɪt/

  • Kullanım: Nitelik sıfatı

Örnek Cümleler:
That’s a great idea.
Bu harika bir fikir.

She’s a great teacher.
Harika bir öğretmen.

Little

  • Anlam: Küçük, az

  • Telaffuz: /ˈlɪtl/

  • Kullanım: Boyut ve miktar sıfatı

Örnek Cümleler:
little bird
Küçük bir kuş

I speak a little English.
Biraz İngilizce konuşurum.

Own

  • Anlam: Kendi

  • Telaffuz: /oʊn/

  • Kullanım: Sahiplik sıfatı

Örnek Cümleler:
My own house
Kendi evim

I have my own business.
Kendi işim var.

Other

  • Anlam: Diğer

  • Telaffuz: /ˈʌðər/

  • Kullanım: Karşılaştırma sıfatı

Örnek Cümleler:
The other book
Diğer kitap

Other people think differently.
Diğer insanlar farklı düşünüyor.

Old

  • Anlam: Eski, yaşlı

  • Telaffuz: /oʊld/

  • Kullanım: Yaş sıfatı

Örnek Cümleler:
An old friend
Eski bir arkadaş

How old are you?
Kaç yaşındasın?

Right

  • Anlam: Doğru, sağ

  • Telaffuz: /raɪt/

  • Kullanım: Doğruluk ve yön sıfatı

Örnek Cümleler:
That’s right!
Bu doğru!

Turn right.
Sağa dön.

Big

  • Anlam: Büyük

  • Telaffuz: /bɪɡ/

  • Kullanım: Boyut sıfatı

Örnek Cümleler:
big house
Büyük bir ev

Big changes are coming.
Büyük değişiklikler geliyor.

High

  • Anlam: Yüksek

  • Telaffuz: /haɪ/

  • Kullanım: Yükseklik sıfatı

Örnek Cümleler:
High quality
Yüksek kalite

The mountain is very high.
Dağ çok yüksek.

Different

  • Anlam: Farklı

  • Telaffuz: /ˈdɪfrənt/

  • Kullanım: Karşılaştırma sıfatı

Örnek Cümleler:
Different opinions
Farklı fikirler

We’re all different.
Hepimiz farklıyız.

Small

  • Anlam: Küçük

  • Telaffuz: /smɔːl/

  • Kullanım: Boyut sıfatı

Örnek Cümleler:
small room
Küçük bir oda

Small details matter.
Küçük detaylar önemlidir.

Large

  • Anlam: Geniş, büyük

  • Telaffuz: /lɑːrdʒ/

  • Kullanım: Boyut sıfatı

Örnek Cümleler:
large family
Geniş bir aile

Large amounts of money
Büyük miktarda para

Next

  • Anlam: Sıradaki, gelecek

  • Telaffuz: /nekst/

  • Kullanım: Sıra sıfatı

Örnek Cümleler:
Next week
Gelecek hafta

Who’s next?
Sıradaki kim?

Early

  • Anlam: Erken

  • Telaffuz: /ˈɜːrli/

  • Kullanım: Zaman sıfatı

Örnek Cümleler:
Early morning
Erken sabah

I’m an early riser.
Erken kalkan biriyim.

Young

  • Anlam: Genç

  • Telaffuz: /jʌŋ/

  • Kullanım: Yaş sıfatı

Örnek Cümleler:
Young people
Genç insanlar

She looks young.
Genç görünüyor.

Important

  • Anlam: Önemli

  • Telaffuz: /ɪmˈpɔːrtnt/

  • Kullanım: Önem sıfatı

Örnek Cümleler:
Important information
Önemli bilgi

This is very important.
Bu çok önemli.

Few

  • Anlam: Az

  • Telaffuz: /fjuː/

  • Kullanım: Miktar sıfatı

Örnek Cümleler:
Few people know this.
Bunu az insan biliyor.

few books
Birkaç kitap

Yorum yapın