İngilizcede “if” (eğer) kelimesi, koşul cümleleri oluşturmak için kullanılır. Bu cümleler, bir koşulun gerçekleşmesi durumunda ne olacağını ifade eder. Türkçede genellikle “-se, -sa” ekleriyle karşılanır.
Temel yapı: If + koşul cümlesi, sonuç cümlesi
Type 0 – Genel Gerçekler ve Bilimsel Gerçekler
Bu tip, her zaman geçerli olan genel gerçekleri ifade etmek için kullanılır.
Yapı: If + present simple, present simple
If you heat ice, it melts.
Eğer buzu ısıtırsan, erir.
If you mix blue and yellow, you get green.
Mavi ve sarıyı karıştırırsan yeşil elde edersin.
If plants don’t get water, they die.
Bitkiler su almazsa ölür.
If you press this button, the light turns on.
Bu düğmeye basarsan ışık yanar.
If it rains, the ground gets wet.
Yağmur yağarsa yerler ıslanır.
Type 1 – Gerçek ve Olası Durumlar
Gelecekte gerçekleşmesi olası durumlar için kullanılır.
Yapı: If + present simple, will + fiil
If it rains tomorrow, I will stay at home.
Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.
If you study hard, you will pass the exam.
Sıkı çalışırsan, sınavı geçeceksin.
If I have time, I will call you.
Zamanım olursa, seni arayacağım.
If she comes early, we will go to the cinema.
O erken gelirse, sinemaya gideceğiz.
If you don’t hurry, you will miss the bus.
Acele etmezsen, otobüsü kaçıracaksın.
Type 2 – Hayali veya Gerçekleşmesi Zor Durumlar
Şu an veya gelecekte gerçekleşmesi pek olası olmayan durumlar için kullanılır.
Yapı: If + past simple, would + fiil
If I were rich, I would travel around the world.
Zengin olsaydım, dünyayı dolaşırdım.
If I had more time, I would learn a new language.
Daha fazla zamanım olsaydı, yeni bir dil öğrenirdim.
If you studied more, you would get better grades.
Daha fazla çalışsaydın, daha iyi notlar alırdın.
If it weren’t raining, we would go for a walk.
Yağmur yağmasaydı, yürüyüşe çıkardık.
If I knew the answer, I would tell you.
Cevabı bilseydim, sana söylerdim.
Önemli Not: Type 2’de “was” yerine “were” kullanımı daha yaygın ve resmidir:
-
If I were you… (Senin yerinde olsaydım…)
Type 3 – Geçmişte Gerçekleşmemiş Durumlar
Geçmişte farklı olsaydı ne olacağını ifade etmek için kullanılır. Pişmanlık veya geçmişe yönelik varsayımlar içerir.
Yapı: If + past perfect, would have + past participle
If I had studied harder, I would have passed the exam.
Daha sıkı çalışmış olsaydım, sınavı geçmiş olurdum.
If you had told me, I would have helped you.
Bana söylemiş olsaydın, sana yardım etmiş olurdum.
If it hadn’t rained, we would have gone to the beach.
Yağmur yağmamış olsaydı, sahile gitmiş olurduk.
If she had known, she would have come.
Bilseydi, gelmiş olurdu.
If they had left earlier, they wouldn’t have missed the flight.
Daha erken ayrılmış olsalardı, uçağı kaçırmamış olurlardı.
Mixed Conditionals (Karma Koşul Cümleleri)
Bazen zamanları karıştırarak daha spesifik anlamlar ifade edebiliriz.
Geçmiş Koşul + Şimdiki Sonuç
If I had studied medicine, I would be a doctor now.
Tıp okumuş olsaydım, şimdi doktor olurdum.
If you had saved money, you wouldn’t be in debt now.
Para biriktirmiş olsaydın, şimdi borçlu olmazdın.
Şimdiki Koşul + Geçmiş Sonuç
If I were more careful, I wouldn’t have broken the vase.
Daha dikkatli olsaydım, vazoyu kırmazdım.
If she liked traveling, she would have visited more countries.
Seyahat etmeyi sevseydi, daha fazla ülke ziyaret etmiş olurdu.
“If” Cümlelerinde Modal Verbs Kullanımı
“Can” ile Kullanım
If you finish your work, you can go out.
İşini bitirirsen, dışarı çıkabilirsin.
If I find my keys, I can drive you home.
Anahtarlarımı bulursam, seni eve götürebilirim.
“Could” ile Kullanım
If I had more time, I could help you.
Daha fazla zamanım olsaydı, sana yardım edebilirdim.
If you practiced more, you could play better.
Daha fazla pratik yapsaydın, daha iyi oynayabilirdin.
“Should” ile Kullanım
If you see him, you should tell him the truth.
Onu görürsen, ona gerçeği söylemelisin.
If she calls, should I tell her you’re busy?
O ararsa, ona meşgul olduğunu söylemeli miyim?
“Might” ile Kullanım
If it rains, we might cancel the picnic.
Yağmur yağarsa, pikniği iptal edebiliriz.
If you ask nicely, they might help you.
Kibarca sorarsan, sana yardım edebilirler.
“If” Cümlelerinde Zaman Uyumu
Doğru: If I have time, I will visit you.
Zamanım olursa, seni ziyaret edeceğim.
Yanlış: If I will have time, I will visit you.
(If cümlesinde “will” kullanılmaz)
Doğru: If I were you, I would accept the offer.
Yerinizde olsaydım, teklifi kabul ederdim.
Yanlış: If I would be you, I would accept the offer.
“If” Cümlelerinin Alternatifleri
“Unless” Kullanımı
“Unless” = “if not” anlamına gelir.
Unless you study, you won’t pass.
= If you don’t study, you won’t pass.
Çalışmazsan, geçemeyeceksin.
I won’t go unless you come with me.
= I won’t go if you don’t come with me.
Benimle gelmezsen, gitmeyeceğim.
“In case” Kullanımı
Önlem almak için kullanılır.
Take an umbrella in case it rains.
Yağmur yağması ihtimaline karşı şemsiye al.
I’ll give you my number in case you need help.
Yardıma ihtiyacın olması ihtimaline karşı sana numaramı vereceğim.
“Provided that” / “As long as” Kullanımı
Belirli bir koşulla birlikte.
You can use my car provided that you drive carefully.
Dikkatli sürdüğün sürece arabamı kullanabilirsin.
I’ll help you as long as you tell the truth.
Doğruyu söylediğin sürece sana yardım edeceğim.
“If” ile Başlayan Diğer İfadeler
“If only” – Keşke
If only I had more money!
Keşke daha fazla param olsaydı!
If only you had called me earlier.
Keşke beni daha önce aramış olsaydın.
If only I knew the answer.
Keşke cevabı bilsem.
“Even if” – …se bile
I will go even if it rains.
Yağmur yağsa bile gideceğim.
Even if you apologize, I won’t forgive you.
Özür dilersen bile seni affetmeyeceğim.
“What if” – Ya …se
What if it rains tomorrow?
Ya yarın yağmur yağarsa?
What if I fail the exam?
Ya sınavı geçemezsem?

Pratik Günlük İfadeler
İş Hayatında
If the client approves, we can start the project next week.
Müşteri onaylarsa, projeye gelecek hafta başlayabiliriz.
If you need any assistance, please let me know.
Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa, lütfen bana bildirin.
If we meet the deadline, we’ll get a bonus.
Son teslim tarihine yetiştirirsek, ikramiye alacağız.
Sosyal Hayatta
If you’re free this weekend, let’s have dinner.
Bu hafta sonu müsait olursan, akşam yemeği yiyelim.
If I finish work early, I’ll join you at the party.
İşimi erken bitirirsem, partide size katılacağım.
If you see John, tell him to call me.
John’u görürsen, ona beni aramasını söyle.
Seyahat ve Planlama
If the weather is good, we’ll go hiking.
Hava güzel olursa, yürüyüşe gideceğiz.
If you book early, you can get a discount.
Erken rezervasyon yaparsan, indirim alabilirsin.
If there’s a delay, I’ll send you a message.
Gecikme olursa, sana mesaj atacağım.
Sağlık ve Öneriler
If you feel sick, you should see a doctor.
Kendini hasta hissedersen, doktora görünmelisin.
If you exercise regularly, you’ll be healthier.
Düzenli egzersiz yaparsan, daha sağlıklı olacaksın.
If you’re allergic to anything, please inform us.
Herhangi bir şeye alerjiniz varsa, lütfen bizi bilgilendirin.
Sık Yapılan Hatalar ve Doğruları
Hata 1: “If” cümlesinde “will” kullanmak
❌ Yanlış: If I will see him, I will tell him.
✅ Doğru: If I see him, I will tell him.
Onu görürsem, ona söyleyeceğim.
Hata 2: Type 2’de “was” kullanmak
❌ Yanlış: If I was you, I would go.
✅ Doğru: If I were you, I would go.
Yerinizde olsaydım, giderdim.
Hata 3: Type 3’te zaman karışıklığı
❌ Yanlış: If I would have known, I would come.
✅ Doğru: If I had known, I would have come.
Bilseydim, gelirdim.
Hata 4: “Unless” yanlış kullanımı
❌ Yanlış: Unless you don’t hurry, you’ll be late.
✅ Doğru: Unless you hurry, you’ll be late.
Acele etmezsen, geç kalacaksın.
“If” Cümlelerinde Cümle Sıralaması
“If” cümlesi başta veya sonda gelebilir, anlam değişmez:
If it rains, I’ll stay home.
= I’ll stay home if it rains.
Yağmur yağarsa, evde kalacağım.
If I were you, I’d accept the job.
= I’d accept the job if I were you.
Yerinizde olsaydım, işi kabul ederdim.
If she had called, I would have answered.
= I would have answered if she had called.
Aramış olsaydı, cevaplardım.
Konuşma Dilinde Kısaltmalar
If I were you → If I were you, I’d tell the truth.
Yerinizde olsaydım, gerçeği söylerdim.
If you want → You can come with us if you want.
İstersen bizimle gelebilirsin.
If possible → Call me tomorrow if possible.
Mümkünse yarın beni ara.
If necessary → I’ll work overtime if necessary.
Gerekirse fazla mesai yapacağım.
Yazılı ve Sözlü İngilizcede “If” Kullanım Farkları
Yazılı İngilizce (Resmi)
Should you require further information, please do not hesitate to contact us.
Daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa, lütfen bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
In the event that the payment is not received, services will be suspended.
Ödeme alınmaması durumunda, hizmetler askıya alınacaktır.
Sözlü İngilizce (Gayriresmi)
If you need anything else, just give me a shout.
Başka bir şeye ihtiyacın olursa, bana seslen.
If it was up to me, we’d leave now.
Bana kalsa, şimdi giderdik.
“If” Cümleleri ile İlgili İlginç İfadeler
Atasözleri ve Deyimler
If the shoe fits, wear it.
Eğer ayakkabı uyuyorsa, giy.
(Doğru olan bir eleştiriyi kabul etmek)
If you can’t stand the heat, get out of the kitchen.
Sıcağa dayanamıyorsan, mutfaktan çık.
(Zorluklarla başa çıkamıyorsan, sorumluluktan kaç)
If at first you don’t succeed, try, try again.
İlk seferde başaramazsan, dene, tekrar dene.
(Pes etmemek)
Modern Kullanımlar
If it’s meant to be, it will be.
Olması gerekiyorsa, olacaktır.
(Kaderci yaklaşım)
If you build it, they will come.
Onu inşa edersen, gelecekler.
(Alanı yaratırsan, insanlar gelecektir)
If life gives you lemons, make lemonade.
Hayat sana limon verirse, limonata yap.
(Zorlukları fırsata çevir)
