Bu yazımızda so ile ilgili cümleler aktaracağız. Cümleleri olumlu, olumsuz ve soru cümleleri başlıklarında aktaracağız ve toplamda 30 örnek cümle vereceğiz. Ancak öncesinde so yapısının kullanım alanları hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.
Aşağıda so kelimesinin 6 farklı kullanım yeri hakkında bilgiler verilmiştir. Ardından örnek cümlelere geçilecektir.
So Kelimesi İngilizcede Hangi Anlamlarda Kullanılır?
So kelimesi İngilizcede birçok farklı anlam ve kullanım alanına sahip çok yönlü bir kelimedir. Genel olarak aşağıdaki anlamlarda kullanılır:
Zarf (Adverb) Olarak Kullanımı
“So” bir zarf olarak “bu kadar”, “çok”, “böyle” anlamına gelir ve bir sıfatı, zarfı ya da fiili güçlendirmek için kullanılır.
It’s so hot today!
Bugün hava çok sıcak!
She sings so beautifully.
O, o kadar güzel şarkı söylüyor ki.
Bağlaç (Conjunction) Olarak Kullanımı
“So”, “bu yüzden”, “bu nedenle” anlamına gelir ve neden-sonuç ilişkisi kurar.
He was late, so he missed the meeting.
Geç kaldı, bu yüzden toplantıyı kaçırdı.
I forgot my umbrella, so I got wet.
Şemsiyemi unuttum, bu yüzden ıslandım.
Doğrulama veya Cevaplama (Pronoun) Olarak Kullanımı
“So” bir önceki cümleye veya ifadeye “evet, öyle”, “öyle” anlamında cevap vermek için kullanılır.
A: She’s very talented.
B: So she is.
A: Çok yetenekli.
B: Evet, öyle.
A: He didn’t study enough.
B: So I heard.
A: Yeterince çalışmamış.
B: Öyle duydum.
Amaç Belirtme (So That)
“So” “so that” yapısı içinde “ki, böylece” anlamına gelir ve bir amaca işaret eder.
I left early so that I could catch the bus.
Otobüsü yakalayabilmek için erken çıktım.
She speaks clearly so that everyone can understand.
Herkes anlayabilsin diye net konuşuyor.
Tamamlama veya Özetleme
“So” bir konuşmayı toparlamak, bir noktayı tamamlamak için kullanılır.
So, what do you think about the plan?
Öyleyse, plan hakkında ne düşünüyorsun?
So, let’s start the meeting.
O zaman, hadi toplantıya başlayalım.
So… That Yapısı
“So”, “so… that” kalıbında “o kadar… ki” anlamı verir.
He ran so fast that nobody could catch him.
O kadar hızlı koştu ki kimse onu yakalayamadı.
It was so cold that we stayed inside all day.
O kadar soğuktu ki bütün gün içeride kaldık.
So ile İlgili Cümleler (Olumlu Örnekler)
It was so cold outside that we decided to stay home.
Dışarısı o kadar soğuktu ki evde kalmaya karar verdik.
She sings so beautifully that everyone applauds her.
O kadar güzel şarkı söylüyor ki herkes onu alkışlıyor.
I forgot to bring my wallet, so I couldn’t buy the ticket.
Cüzdanımı getirmeyi unuttum, bu yüzden bileti alamadım.
He worked hard all week, so he took a day off to rest.
Tüm hafta boyunca çok çalıştı, bu yüzden dinlenmek için bir gün izin aldı.
So, what do you want to do this weekend?
Öyleyse, bu hafta sonu ne yapmak istiyorsun?
She left early so that she wouldn’t miss the train.
Treni kaçırmamak için erkenden ayrıldı.
I think this movie is amazing, and so do my friends.
Bence bu film harika, arkadaşlarım da öyle düşünüyor.
He was so tired that he fell asleep on the couch.
O kadar yorgundu ki kanepede uyuyakaldı.
You have to speak louder so that everyone can hear you.
Herkesin seni duyabilmesi için daha yüksek sesle konuşmalısın.
So, shall we start the meeting now?
Öyleyse, şimdi toplantıya başlayalım mı?
So ile İlgili Cümleler (Olumsuz Örnekler)
It wasn’t so cold yesterday, so we didn’t need jackets.
Dün hava o kadar soğuk değildi, bu yüzden ceketlere ihtiyacımız olmadı.
She didn’t sing so loudly that it bothered anyone.
O kadar yüksek sesle şarkı söylemedi ki kimse rahatsız olmadı.
He wasn’t so busy that he couldn’t join the meeting.
O kadar meşgul değildi ki toplantıya katılamasın.
I didn’t forget my phone, so I was able to call you.
Telefonumu unutmadım, bu yüzden seni arayabildim.
They didn’t plan it so well that everything went perfectly.
Her şey mükemmel gidecek kadar iyi planlamadılar.
The exam wasn’t so difficult that I couldn’t finish it.
Sınav o kadar zor değildi ki bitiremeseydim.
We didn’t leave early, so we missed the train.
Erken çıkmadık, bu yüzden treni kaçırdık.
It wasn’t so late that we had to cancel the trip.
Geziyi iptal edecek kadar geç değildi.
She didn’t explain it so clearly that everyone understood.
Herkesin anlayacağı kadar net bir şekilde açıklamadı.
He didn’t work so hard that he deserved a promotion.
Terfiyi hak edecek kadar çok çalışmadı.
So ile İlgili Soru Cümleleri
Why is it so cold in this room?
Bu oda neden bu kadar soğuk?
Did she really work so hard to finish the project on time?
Projeyi zamanında bitirmek için gerçekten bu kadar çok mu çalıştı?
Is it so important that we have to talk about it now?
Şimdi konuşmamız gereken kadar önemli mi?
Why do you look so tired today?
Bugün neden bu kadar yorgun görünüyorsun?
Was the movie so good that you want to watch it again?
Film o kadar iyi miydi ki tekrar izlemek istiyorsun?
Did he leave early so that he could catch the bus?
Otobüsü yakalayabilmek için erkenden mi çıktı?
Why are they so quiet during the meeting?
Toplantı sırasında neden bu kadar sessizler?
Is the test so difficult that nobody can pass it?
Test o kadar zor mu ki kimse geçemiyor?
Do you agree with her, and if so, why?
Onunla aynı fikirde misin? Eğer öyleyse neden?
Why is it so important to finish this task today?
Bu görevi bugün bitirmek neden bu kadar önemli?